24 Mayıs 2009

TV ÜRÜNLERİ

Bir reklam bu kadar mı uzun sürer… Bu reklamları gördüğüm gibi zaten hemen kanalı değiştiriyorum. Ama aradan o kadar zaman geçmesine karşın tekrar o kanala geri döndüğümde hala reklam devam ediyor oluyor. 10-15 dakika sürüyor galiba. İnsanları salak yerine koyup söyledikleri cümleleri, izlettirdikleri görüntüleri 10 defa aynısını söyleyip aynısını izlettiriyorlar. Bu reklamlar her türlü ürün için yapılıyor tabii. En kötüsüde herhalde spor aletleri ve zayıflama ürünleri için yapılan reklamlardır. İnsanların bir eski hallerini bir de yeni hallerini gösteriyorlar. Ürünü kullandıktan sonra aradaki farklı görmemiz için. Bir de inandırıcı olsa…İnandırmak için o kadar çok ürün hakkında bilgi veriyor ki artık ciddi anlamda bıkıyorsun. Bu reklamları yapanlar hiç insanların sıkılma ihtimalını düşünmüyorlar bilmiyorum. Bence izlerken kendileri de sıkılıyordur. Bir de reklamın sonunda ürünün fiyatı söylenirken aylık taksitli fiyatını söyleyip peşin fiyatından hiç söz etmemeleri ayrı. Ekranda da aylık aylık taksitli fiyatı büyük rakamlarla yazıp yanına küçük yazı boyutuyla çarpı kaç ayda ödeneceğini ve en sonunda da toplam ürünün fiyatı artık okunamayacak küçüklükte yazılıyor. Bu reklamlar bende daha çok bu ürünlerden uzak durmam gerektiği düşüncesi uyandırıyor. Bu tür reklamların çekici yönünden çok itici tarafı var.

MARKA İSMİNİN ÖNEMİ

Eskiden marka diye bir kavram bilinmediğinden insanlar ihtiyaçlarını karşılamak için bakkala giderler ihtiyaçlarını bir torbaya veya tabağa koyup alırlarmış. 1970-80’den itibaren insanlar marka kavramıyla tanışmaya başlamış. Marka bildiğimiz gibi ürünümüzü diğer ürünlerden ayırmak için kullanılan isim, logo, tasarımların kombinasyonudur. Günümüzde artık marka takıntı haline bile gelmiştir.

Ürünün bilinirliliğinin, tanınırlılığının artmasında tabi ki markanın isminin, logosunun, tasarımının büyük bir önemi var. Marka ismini belirlerken ismin çok uzun olmamasına, telaffuzunun kolay olmasına ve dış ülkelere açılma düşüncesi olan şirketler için dış ülkelerde o ismin ne anlama geldiğinin iyi bilinmesi gerekir. Yoksa olumsuz sonuçlarla karşılaşılabilir. Örneğin; Reebook bayan koşu ayakkabısı Incubus‘u piyasaya sürdüğünde bu isimle olumlu bir imaj çizemedi. Çünkü Incubus kadınlara uyurken tecavüz eden bir mitoloji kahramanı imiş. Aynı şekilde Ford bir modeline Pinto ismini vermiş. Bu isim de argo bir anlam taşıdığı için insanlar tarafından hoş karşılanmamış ve ismini Corcel(at) ile değiştirmiş ve bu olumsuz etkiyi düzeltmiş. Bir Türk markası olan Koton da yurt dışında İngilizce anlamının pamuk olmasından dolayı bir problem yaşıyormuş. Ayrıca Schweppes de Türkiye de ürünlerini piyasaya sürdüğü zamanlar insanlar Schweppes ismini telaffuz etmekte zorlandıkları için satışları istenilen düzeyde değilmiş. Bu sorunu düzeltmek için reklam filmlerinde Schweppes isminin üzerinde fazlasıyla durarak bunu çözmeye çalışmış.

Marka ismimizi, logomuzu… belirlerken sadece kendimize göre değerlendirmemeli insanların nasıl algılayabileceklerini, anlayabileceklerini de göz önüne almalıyız. Markamızın insanların gözünde nasıl bir imaj çizmesini istiyorsak ona göre logolarımızla reklamlarımızla bunu desteklemeliyiz.

PINAR REKLAMLARI

Reklamda kullanılan maskot yada seçilen karakter,reklamın akılda kalabilmesini sağlayan en önemli faktördür.bu maskot yada karakterler reklamla bütünleşip birlikte hatırlanırlar .Tıpkı Ace'nin Ayşe teyzesi gibi... Son zamanlarda Pınar reklamlarında hep çoçuk karakterler kullanır oldu ve böylece daha çok izlenmesini sağladı.Pınar beyaz reklamındaki çoçuk karakter(pınar beyaz peynir bitince ne yaparsın sorusuna böyle ağlamış gibi yaparım die cevap veren:),Pınar sosis reklamındaki çok bilmiş kız:).,
Pınar süt reklamlarında ise işin duygusal boyutuyla ilgileniyor.Anne ile çocuk arasındaki bağın anne sütü ile başlayıp pınar süt ile dewam ettiğini savunan reklamlar yapıyorlar.
Beni büyüten Pınar'dan çoçuğumu büyütücek özel süt

GARANTİ KREDI KARTLARI

Garantı kredı kartları üzerine yoğunlaştı ve 5 farklı kredi kartını piyasaya sürdü.Şüphesiz ki Bonus kartın Jingle'I hepimizin aklında yer etti.Bonus kart kullandıkça daha çok kazandıran Türkiye'nin bedavası en bol kredi kartı olarak hafızlarda yer aldı.Bonus kartla dünya'nın her yerinde yapacağınız tüm alışverişlerde bonus puan kazanırsınız.Bonus kartları;Bonus plus kart,Bonus premium kart ,Bonus platinium kart
Garanti kredi kartları konusunda inovasyon ve yaratıcılık peşinde:)Çıkardığı Flexi kart ile herkes kendi kredi kartını kendi zevk ve isteklerine göre tasarlıyor.En güzel özelliğide değişime açık bir kart.Özelliklrini yılda 2 defa kendi isteklerinize göre değiştiriyorsunuz.Yani Bonus kartı flexi flexi kullanabiliyorsunuz:)
Shop&miles;türkiye'nin en hızlı mil kazandıran Türk Hava Yolları'nın resmi kredi kartı shop&miles,dünyanın en prestijli markası American Express'in gücünü ve temassız Master kart deneyimini biraraya getirdi.
Money kart:Money kartın paradan sonra en büyük icat olduğunu söylüyip bu konuda ne kadar iddialı olduklarınıda ortaya koymus oluyorlar.Migros,Tansaş,Şok,5MMigros,Macrocenter mağzalarında diğer kredi kartlarından 4 kat fazla kazandırıyıor

KRİZ DÖNEMİNDE BİRÇOK MARKA REKLAMI KESTİ

Reklamı en çok azaltan sektörler finans,mobilya,inşaat oldu.Diğer sektörlerden en çok dikkat çekenleri ise;Ülker,Alpella,Algida Amaze,Ülker Cocostar,Fortis,Persil,Rinso,Danone,Pakplast,Braun,Teb ve Fiat oldu.Reklamın iki işlevi vardır;tüketiciyi bilgilendirmek ve ikna etmek.Reklam yoluyla tüketimin artırılması amaçlanır.Yeni bir üründe yada var olan ürünün hatırlatılmasında üretici ile tüketici arasında reklam iyi bir iletişim aracıdır.
Talebi arttırmak için reklam iyi bir yoldur.Reklamlar sadece bilgilendirme yada ikna etmek amaçlı yapılmaz tabiki.Firmalar belli bir marka imajı yaratmak içinde reklam yaparlar.Ülkelerin hayat düzeyi ile reklam harcamaları arasında doğru orantı vardır çünkü reklam talebi canlandırır.Reklam ile elde edilen büyük pazarlar ülkelere önemli ölçüde ekonomik kalkınma hızı sağlar.Görüyoruz ki,reklam sadece basit bir rekabet ve satış arttırma aracı değil,tüketiciyi aydınlatan bilinçlendiren bir araçtır.
Ülker reklamlarını %49 oranında azalttı.Kriz döneminde ülkerin favori markası ise reklamların yüzde 13'ünü ayırdığı DİDO oldu.Firmanın en çok reklam verdiği diğer markalar ise Dankek,Golden,Metro oldu
2009 yılının ilk üç ayında televizyona en büyük reklam yatırımı yapan firma açık ara ile unilever oldu.Unilever'in en çok reklam yaptığı markalar ise;Knorr,Lipton,Cif ve Omo...
Reklam sürelerindeki ciddi yükselişle dikkat çeken firmalar ise Türk Telekom ve Nestle oldu. Yedi markası için verdiği reklamlarla, büyük bir atağa kalkan Nestle Türkiye'nin reklamları da yüzde 109 arttı.2009'un birinci çeyreğinde yapılan ölçüm sonuçlarına göre; üç aylık dönemin en uzun süreyle reklam veren markası Turkcell oldu. Reklam yatırımı hemen hemen aynı oranda devam eden Turkcell, ekranlarda 81 saat yer buldu.

23 Mayıs 2009

MARDAN PALACE OTEL

Sonunda bu muhteşem otelin açılışının yapılacağı gün geldi. Avrupa’nın en lüks oteli olarak kabul edilen Mardan Palace Otel, Azeri asıllı Rus işadamı Telman İslamov tarafından 1.4 milyar dolar harcama yapılarak Antalya Lara’da yapıldı. İslamov babasının adı olan Mardan’ı otelin adına vermiş. Mardan mitolojide akrep anlamına gelirken logosunda da altın rengi çizlilerle bir akrep şekli var. Altından yapılmasının nedeni de herhalde otelde altın işlemeciliğinin fazla olmasıdır.

Otelde de yok yok. Otel hem küçük bir İstanbul’u hem de modern Avrupa yapısını andıracak şekilde inşa edilmiş. Otelde Avrupa Yakası, Anadolu Yakası, Dolmabahçe Sarayı, Kız kulesi ve Da Vinci köprüsü bulunmaktadır. Yapımı için 10 bin metrekare altın, 500 bin kristal ve 23 bin metrekare İtalyan mermeri kullanılmış. Oda fiyatlarına gelince en ucuzu 485, en pahalısı ise 16 bin avro… Mardan Palace Otelinin bugün yapılan açılışı için bir çok Hollywood yıldızı Türkiye’ye geldi.

Beni bu otelin yapımından çok, otelin Türkiye’nin adının duyulmasında katkı sağlaması ilgilendiriyor. Türkiye maalesef kendisini dışarıya çok iyi tanıtamadığından yabancıların gelip ülkemizde böyle yatırımlar yapmaları hem Türkiye’nin ekonomisi hem de dış ülkelere kendimizi pazarlayabilmemiz için iyi bir fırsat olacağını düşünüyorum. Biz kendimizi daha iyi pazarlayabildiğimiz sürece bu yabancı yatırımlar artacak. Sadece turizm açısından da düşünmemek gerekir. Hiç reklam yapılmadan İstanbul’a gelen turist sayısının 8 milyon olduğu, reklam yapılsa bunun 20 milyonlara ulaşacağı söyleniyor. Buradan da anlaşılacağı gibi Türkiye’nin ciddi reklam ve pazarlama problemi var. Bu kadar güzel imkanlara sahip olan ülkemizi dünyaya daha iyi tanıtmamız gerekir.

Garanti Bankası

Garanti pazarlama dünyasında liderliği üstlendi. Bu yıl ki yeniliklerinden biri Doritos ambalajlarında çıkan şifre ile GarantiCepBank’dan para ödülleri kazanma şansıydı. Tabi bu model diğer markalar tarafından da kullanıldı. Kampanya kurgusu markaların çok önemli bir sorunu olan, “ödülleri müşterilere ulaştırma” sorununu çözdü ve cepbank’ın daha fazla kişiye ulaşmasını sağladı. Dünyada ilk defa bir bankacılık ürünü promosyon malzemesi olarak kullanıldı. Projeyi mobil pazarlama ajansı Aerodeon geliştirdi. Bir başka yenilik de Garanti’nin İstinye Park’daki ve Bağdat Caddesi'ndeki insansız şubeleri. Şubeler tamamen ATM’lerden, internet erişimi olan bilgisayarlardan ve telefon bankacılığından oluşmaktadır. Çok şık ve yenilikçi. Bu şube konsepti dünyada ilk bile olabilir.

Mondi Mobilya Reklamı

Mondi - Kızım Sana reklamı en kötü düşünce ve en kötü uygulama ödüllerini alabilir bence. Ne düşünerek böyle bir reklam çektiklerini anlayamadım. Marka imajıyla hangi noktalarda bağlantı kurduklarına inandıklarını gerçekten merak ediyorum. Bazıları bu da akılda kalmanın bir yolu diyor, ama kötü imajla akılda kalmanın pek getirisi olmayacağına inanıyorum. Tüketici bakış açısıyla yaklaşıyorum ve asla Mondi'den mobilya almayacağımı söylüyorum :)
Reklamı izlemeyenler için: http://www.mondi.com.tr/default.aspx

Coca-Cola Yazı Kutluyor!

Coca-Cola şirketi Amerika'da yeni bir concept hazırlamış, adı 'Summer Cans'. Yeni concept, beş farklı teneke tasarımı içeriyor; Coca-Cola Summer Beachball Can, Coca-Cola Summer Flag Can, Coca-Cola Summer Glasses Can, Coca-Cola Summer Grill Can and Coca-Cola Surfboard Can. Genç kitleyi hedef alan Coca-Cola son zamanlarda aile sofrası reklamlarında olduğu gibi orta yaş ve üstüne de ulaşmaya çalışıyor. Yaz kelimesi beraberinde tatili ve huzuru getirir. Enerjik imajı bir kenara bırakıp, yelpazeyi geniş tutmaya başladılar, bence güzel de olmuş.

MasterKOBİ

Kobilerin en başta taşıması gereken özellik girişimcilikdir.Bunun yanında farklılık yaratacak rakiplerinin bir adım önünde yada kendi seçtiği sahada
tek tabanca olacak(her ne yönde olursa olsun).Birçok yönden rakiplerinden
farklı olabilir yenilikçilik,kalite,fiyat-performans,yaratıcılık,güvenilirlik
.......,araştırma gelistirme(AR-GE)yapacak, inovasyon ve yaratıcılık temeline dayalı bir yol izleyecek.Tüm bunları tasarrufu gözardı etmeden yapacaklar.
Firmaların tasarruf sağlayabilmeleri için MasterCard Kobi'lere özel ticari
kart paketi hazırladı;MasterCard Türkiye,hazırladığı Master KOBİ ticari
kart paketiyle KOBİ'lerin ticari harcamalarını yoğun olarak geliştirdikleri firmaların yüzde 10-50 arasında tasarruf etmesini sağlayacak.
MasterCard ,MasterKOBİ programı çerçevesinde yirmi bir şirketle işbirliği yapmış.Bunlar;BİMEKS,GOOGLE,MİCROSOFT,MİKROYAZILIMEVİ,SONY,
KRUTEMİZLE.COM,SAFE-SECURE,SECURE DRİVE,YURTİÇİ KARGO,
FORMAT MATBAA REKLAM AJANSI,OFFİCE 1 SUPER STORE,PRAKTİKER,
ADS DANIŞMANLIK EĞİTİM,AVİS,BUDGET,DECAR,DEDEMAN,AVEA.

21 Mayıs 2009

REKLAM SEKTÖRÜ

Kriz döneminde her şeyden elimizi ayağımızı çekip fazla harcamalardan uzak durduğumuz gibi bazı şirketlerde bu dönemde gereksiz harcama olarak gördükleri reklam vermekten uzak duruyorlar. Özellikle tasarruf sağlayabileceğimiz ürünlerin reklamlarında azalma oluyor. Bu durumdan hızlı tüketim malları çok fazla etkilenmiyor.

Reklam veren firmalar da, tekbiri elden bırakmamak için “reklam harcaması yapıyoruz en azından hedefine ulaşsın” deyip reklamlarını yayınlatmadan önce reklam filmini hedef kitlesine uygun 150-200 kişiye izlettirip reklamın beğenilen ve beğenilmeyen yönlerini saptıyorlar. Buna göre reklamda beğenilmeyen yerleri değiştiriyorlar. Böylece reklam yayınlandıktan sonra reklamın beğenilmeyip hemen ortadan kaldırılması ihtimali azaltılıp boşuna harcama yapmamış oluyorlar. Gelişmiş ülkelerde reklamların yayınlanmadan önce bu analizin yapılma oranı %40 iken Türkiye’de bu oran %15. Bu analizi yaptıran bazı şirketler; HSBC, Vestel, Coca Cola, Vodafone, Pepsi, Ford…

Kobilerin %30’u ise gerek kriz döneminde olsun gerekse ekonomik değişikliklerin olmadığı bir dönemde olsun reklamı gereksiz buluyorlar. Yaptıkları en bilinir reklam faaliyetleri ise fuarlara katılmak. Sadece fuarlara katılarak şirketlerinin reklamını yeterince yaptıklarını düşünüp, fazlasına gerek duymuyorlar herhalde. Bazı avantajları değerlendiren firmalarda bu dönemde reklam maliyetlerinin düşmesini değerlendirerek daha çok reklam vererek büyüme sağlıyorlar. Örneğin UFO bu avantajı değerlendirebilen bir marka. Malum insanlar fazla harcama yapmamak için fiyatı daha uygun olan bir ürün almak istiyorlar. Bu durumda kobiler ön plana çıkıyor. Kış aylarında doğal gaz faturalarını gören insanlar doğal gazdan vazgeçip ısıtıcılara geri döndüler. Bunun farkında olan UFO; reklam maliyetlerininde düşmesini fırsat bilerek kış aylarında en çok reklam verenler listesinin ilk sıralarında yer aldı. Araştırmalar sonunda geçtiğimiz 3 aya bakıldığında reklam veren sayısı geçen yıla göre %18 düştüğü belirtildi. Bu 3 aylık dönemde en çok reklam veren marka Turkcell en çok yatırım yapan şirket ise Unilever daha sonra P&G ve Ülker olmuş.

Krizde bir çok şirket reklam yatırımlarını azaltıyor. Ama reklam vermeye devam eden şirketler kazanıyor. Çünkü insanlar normal dönemde çok sayıda reklam gördükleri için markalar çok fazla ön plana çıkmıyor. Bir çok markanın ürününün reklamını yapmadığı dönemde reklam verenlerin ürünleri ön plana çıkıp tanınılırlığı ve insanların aklında kalıcılığı artıyor.

19 Mayıs 2009

MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ

Firmalar için sadece ürün satmış olmak önemli olmamalı. Satıştan sonrada müşteri memnuniyetini sağlamakda firmaların üzerinde durması gereken bir konudur. Firma yetkilileri satışı yapana kadar birkaç şey söyler yok şu kadar yıl garantimiz var yok işte bir sorunla karşılaşırsanız hemen ayarın gibi. Ama bu sözler birçok firma için satış yapıncaya kadar geçerli oluyor. Satış sonrasında bu sözlere birçok bahane bulunuyor. Garantisi olan bir ürünü aldıktan sonra garanti süresi dolmadan arıza çıkıyor. Bu arıza pek çok sefer müşteri hatası olduğu için bozulduğu söylenip garanti kapsamına alınmıyor. Veya bu hatayı kabul etseler bile bu ürünün düzeltilip veya değiştirilip tekrar müşterinin eline geçmesi oldukça uzun zaman alıyor.

Bu bahsettiğim olaya benzer bir olay da başıma geldi. 2 yıl garantisi olan, bir sorunla karşılaşırsanız bizi hemen arayın denilerek Yatsan markalı bir yatak aldık. Almamızın üzerinden henüz 1 yıl bile geçmemişti ki yatağın köşesinde yırtık oluştu. Bunun üzerine servisini aradık. Servisten yetkili birisinin bize gelmesi oldukça uzun zaman aldı. Sebep olarak arabalarının hiç boş kalmadığı gösterildi. (Sanki Fizan’da oturuyoruz.) Arabalarının bir tanesi boş kalmış olmalı ki 10 gün önce geldiler ve düzeltmek için yatağı götürdüler. Yatak servise gideli 10 gün oldu ama ne gelen var ne giden. Bakalım ne zaman geri gelecek.(Muhtemelen arabalarının boşalmasını bekliyorladır.) Müşteri hizmetleri ile konuştuğumuzda da sürekli ilgileneceklerini söylüyor. Bu nasıl ilgiyse…

Pek çok şirket öncelikli hedefleri arasında müşreti memnuniyetini sağlamak olduğunu söylese de bunu gerçekleştirmeyi başaran çok fazla firma maalesef yok. Buda onların müşteri kaybetmelerinin bir sebebidir. Oysa ki firmalar gelirlerinin büyük bir kısmını eski müşterilerinden kazanıyorlar. Bunun için ürünün satışından sonra müşterilerinin memnuniyetini sağlamak için daha fazla ilgi göstermeleri gerekir.

13 Nisan 2009

Tariş / Ta-ze

Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’nin 2001 yılında 28.000 üretici ve 33 kooperatifin sermayesiyle kurduğu Ta-ze, dünyanın en inovatif butik zeytinyağı markası. 300 çeşit ürünüyle, ABD Chicago, Kanada Toronto ve Almanya Düsseldorf kentlerinde butik mağazaları bulunan Ta-ze 2007 yılında İsrail Tel Aviv’de yatırımlar yaptı, İspanya ve İtalya’da da vaka çalışması olarak ele alındı, Türk Tarımında Tasarım Yolu ile Kazanım başlığı ile yabancı yayınlara konu oldu.
Ta-ze, kurucu ortaklarının ürünlerini iç ve dış pazarlarda en etkin şekilde pazarlama, satış ve dağıtımını sağlama hedefleriyle kurulan bir marka. Avrupa Tasarım Yönetimi’nden orta ölçekli şirketler kategorisinde ödüle de sahip. Tariş Zeytin Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü, ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı mezunu ve Pazarlama yüksek lisansı yapmış olan Ece Güçer, ''Tariş Avrupa Tasarım Yönetimi için değişik bir modeldi. Zeytinyağı her şeyden önce bir tarım ürünü. Jürinin ilgisini çeken Ta-ze konsepti oldu. Zeytinyağını özel şişelerde farklı konseptle sunmak, mağaza tasarımı, etiket tasarımı, doğal ürünlerin hangi şekillerde kullanılacağına yönelik katalog ve broşürler, zeytin ve zeytinyağı aksesuarları, zeytin yaprağı çayı, zeytinyağlı kişisel sabunlar, kitaplar ve bir çok detay farklılık yaratıyor.'' diyor. Güçer, tasarımın pazarlamayla ilintili olduğunu erken fark ettiklerini söylüyor. Bu fikrin şekillenmesi de aynı doğallıkta olmuş, “Samimi deneyimlerimizi doğal ortamlarda paylaşmak ve tüketiciye daha yakın olmak istedik. Markayı konumlandırırken bunu zincir marketlerde yapamayacağımızı biliyorduk. Bir diğer hedefimiz zeytinyağı kullanımını arttırmaktı.”
Marka değerinin kârlılığa nasıl etki ettiğini ise şöyle ifade edebiliriz; tasarımı stratejik olarak tüm faaliyet alanlarına yayan kuruluş, 2000 yılı öncesinde markalı zeytinyağı pazarında 5’inci sırada ve pazar payı % 11 seviyelerindeyken, 2004 yılında pazarda ikinciliğe pazar payını % 29’a çıkardı.

5 Nisan 2009

Pazarlama & Tasarım

Tasarım ve pazarlama ilişkisi bir marka ya da ürün stratejisinde büyük öneme sahiptir. Ülkemizde, tasarım yönetimi pazarlama departmanı altında yürütülüyor. Başarılı örneklerden birini sizinle paylaşmak istiyorum. Kaçak ürünler nedeniyle Yeni Rakı satışları bir hayli düşmüştü. Şişe kapağının değiştirilmesine karar verildi, sonra rakı şişesine yeni bir kimlik kazandırılabilceği düşünülerek 50 kadar tasarımcıya teklif gönderildi. Yapılan tasarımlar arasından Gamze Güven ve tasarım ekibinin hazırladığı şişe seçildi. Şişe birçok tasarım ödülü kazandı. Gamze Güven tasarım hikayesini şöyle anlatıyor:
''Bu teklif bana ilk geldiğinde çok sevindim. Türkiye nihayet hak ettiği, kimlikli, kült olabilecek bir rakı şişesine, formuna ulaşabilecek diye düşündüm. Dünyaya baktığınızda inanılmaz bir pazar var içki ambalajında. Viski kimlikli bir şişeye kavuşmuş. Viski deyince aklınıza kare şişe geliyor. Konyak deyince dolgun, yuvarlak bir şişe… Rakı bizim milli içkimiz, dünyaya mal olmuş. Dolayısıyla artık bizim dünyaya da pazarlayabileceğimiz, kimlikli bir şişeye ihtiyacımız vardı. Güçlü, sağlam bir etkisi olmalı; tıngırdak olmamalı; kavraması da kolay olmalıydı. O ince bel de onu sağlıyor. Rakı bir vitrin, bir bar içkisi değil. Çilingir sofrasının baş konuğu. Bu şişenin en büyük özelliklerinden biri etiketinin kağıt olmaması. Kendinden, üzerinde. Serigrafik baskı. Özellikle bunu istedik çünkü daha çağdaş ve sade bir etki yaratıyordu. Etiketinin olmamasının bir nedeni de berraklığının, duruluğunun daha iyi görünmesi.''
Arkasında başarılı bir tasarım yönetimi ve pazarlama ilişkisi barındıran yeni şişe, üzerine düşen görevi yerine getirdi. Satışlar yükseldi ve rakı şişesine hakettiği prestij kazandırıldı.

3 Nisan 2009

HAVADAKİ REKABET

Kriz döneminde yaşanan durgunluk ve kış aylarınında etkisiyle havayolu seyahatini tercih eden insan sayısındaki azalma nedeniyle hava yolu şirketleri bu durgunluğu harekete çevirmek için birbirleri ile promosyon yarışına girdi. Firmalar bu durgunluğu çeşitli kampanyalar düzenleyerek atlatmaya çalışıyor.
Bu kampanyalardan bazıları;SunExpress'in başlattığı "49 Koltuk 49 TL" sı ile adından sıkça söz ettirmişti. Şimdi de 20. yılını kutlayan SunExpress "20 Uçuşta 20 Koltuk 20 TL" kampanyasını başlattı. Pegasus ise şu sıralar reklamlarını gördüğümüz "Her şey dahil 33.99 TL'ye uç" kampanyasını uyguluyor. Uçuş sonrası müşterilerinin ihtiyaçlarını düşünen Pegasus ve Thy; müşterilerine otel ve araç kiralama konularında da yardımcı olmakla birlikte özel indirimler uyguluyor. Ayrıca şirketlerin çıkarmış olduğu uçuş kartları ile indirim olanakları vererek daha çok müşteri çekmeyi hedefliyorlar(Thy;Miles&Smiles, Atlasjet;Jetmil, Pegasus; Pegasus Kart).

Eskiden lüks harcama olarak görülen havayolu ulaşımını insanlar genelde acil durumlarda kullanırlardı. Zaten insanların istediğini zaman, istediği yere uçak seferi bulması da oldukça güçtü. Şimdi ise uçaklar hem rahatlık hem de zaman açısından tercih ediliyor. Talebinde artmasıyla firmalar sık sık seferler düzenliyor. Örneğin Pegasus İzmir'den İstanbul'a haftanın 7 günü günde 8 sefer yaparak müşterilerinin isteklerini karşılamaya çalışıyor.

10-15 sene öncesi Thy'nın monopoly bir şirket olması sebebiyle oldukça yüksek olan bilet fiyatları, piyasaya yeni giren şirketlerin rekabet etkisi yaratmasıyla birlikte fiyatlar düşüşe geçmişti. Düşen bu fiyatlardan, düzenlenen bu kampanyalardan ve artan hizmet kalitesinden faydalanan gene müşteriler oldu.

1 Nisan 2009

BEBEKLER KRİZ DİNLEMEDİ,BEBEK BEZİ PAZARI %14 BÜYÜDÜ

Birçok sektörü ciddi çöküntülere uğratan kriz,bebek bezi pazarını teğet geçti:)800 milyon lirayı aşan Türkiye hazır bebek bezi pazarı,2008 yılında yüzde 14 büyüme gösterdi.Tüketiciler kendi ihtiyaçlarında fedakarlık etsede bebeklerinin ihtiyaçlarını ön planda tutuyorlar.Sektörde çok miktarda üretici olduğu için oldukça yoğun bir rekabet ortamı var.bebek bezinin ülkemizde krize uğramamasının en büyük nedeni şüphesiz ki;yüksek doğum oranlarıdır.
Bebek bezi pazarı miktar olarak,büyüme payı olarak azalma yaşamasada markalar arası geçişler yaşanacaktır.Bu geçilerin sebebi ise ekonomik olanı tercıh etmeye yönelik olan eğilimdir.Tüketicikler özellikle kriz döneminde ,makul fiyatlı olanı tercih ederler .Bu yüzdende firmalar arası rekabet kızışacak,tutundurma faliyetlerinin bir parçası olan promosyona indirimlere olan eğilim artacaktır.
Türkiye bebek bezi pazarında P&G firması Prima markasıyla,Hayat Kimya Molfix ve Beben markalarıyla,Kimberly Clark Huggies markasıyla,Ülker Baby Star markasıyla,Ontex Canbebe ve Bello markalarıyla rekabet eden güçlü oyunculardır.Tabiki herbiri farklı segmentte konumlanıyorlar ve konumlandıkları bu segmentte varlıklarını sürdürüyorlar.Örneğin Molfix kendıne ekonomik bi segment seçmiş ve pazar payının yüzde 23'üne ulaşmıstır.En pahalı bebek bezi Primadır.Primada en ucuz prima marka bebek bezinin nerde satıldığını internette yayınlıyor ve böylece annelerin market market gezmelerine son veriyormuş.Ülker Baby Starda numune kampanyası yapıp baby star sitesindeki formu dolduran herkese baby star numune paketi gönderiyormuş.Bunlarda firmaların pazarda yaşamlarını sürdürebilmek için yaptıkları bikaç uygulama örneğiydi.
PELİN NEZİR